Mütevâtir (Yalan Olması Mümkün Olmayan) Bir Haberi İnkâr Etmek İnsanı Kâfir Eder mi?

Tevâtür, hepsinin yalan üzere toplanması aklen mümkün olmadığı kadar çok kişinin aynı haberi rivâyet etmesidir. Tevâtürle sabit olan bir şeyi inkâr eden kişi ya şer’i bir hükmü inkâr ediyordur, ya da şer’i olmayan bir hükmü inkâr ediyordur. Eğer şer’i olmayan bir şeyi inkâr ederse, mesela gazvelerden birisini, ismi Ebubekir (radıyallahu anh) veya Ömer (radıyallahu anh) olan bir sahâbenin bulunmasını, Hazreti Osman (radıyallahu anh)’ın şehit edildiği vb. şeyleri inkâr ederse şer’i bir hükmü inkâr etmediği için kâfir olmaz. Ancak bu inkârı cehalet, yalan veya inattır. Mesela bazı mu’tezileler Hazreti Ali (radıyallahu anh)’ın hasımları ile savaştığı ve cemel olaylarını inkâr etmişlerdir. Ancak bu yüzden tekfir de edilmemişlerdir. Şu da var ki, bu meseleleri inkâr etmelerinin yanında, bu meseleleri nakil eden zâtları da yalanla itham etmişlerse kâfir olurlar. Çünkü bu meseleleri nakil edenler bütün Müslümanlardır. Herkesi yalan töhmeti altında bırakmak diğer şer’i hükümlerin doğruluğuna da çomak sokmak demektir. Eğer şer’i olan bir şeyi inkâr eden, mesela kadınların örtünmesi ile ilgili hadisleri inkâr eden birisi, eğer bu hadisleri inkârın yanında örtünmeyi de inkâr ederse kâfir olur. Eğer sadece hadisleri inkâr ederde, mesela başka bir delilden dolayı örtünmenin farz olduğunu söylerse ve hadisleri inkâr ederken nakledenleri de yalanla itham etmezse kâfir olmaz. Eğer nakledenleri yalancı sayarsa kâfir olur. Çünkü bütün Müslümanları zan altında bırakmak bütün şer’i hükümleri zan altında bırakmaktır.